Image
Image

Abdurrahim Karakoç

1932-2012. Elbistan’ın Cela (şimdiki adı Ekinözü) köyünde doğdu. İlkokulu Elbistan’da okudu.

Edebiyatla, özellikle şiirle iç içe bir aileden gelmektedir. Şair olan dedesi ve babasının etkisiyle küçük yaşlardan beri şiire ilgi duymaya ve yazmaya başladı. Ayrıca kardeşleri de kendisi gibi küçük yaşlardan beri şiir yazmaktadır.

İlk gençliğinde uzun yıllar çiftçilik yaptıktan sonra Elbistan Belediyesinde (1958-1985) muhasebeci olarak çalıştı. Emekli olduktan sonra Ankara’ya yerleşerek gazeteciliğe başladı.

1958 yılına dek yazdığı yüzlerce şiiri yakıp yok eden Karakoç aynı yıllarda yazmaya başladığı değişik düşünce ve yorumları içeren »Hasan’a Mektuplar« (1964) adlı ilk kitabını yayınladı.

Çeşitli radyo ve televizyon programlarına katılan Karakoç’un şiirleri bugüne dek birçok araştırmada aktarıldı.

Karakoç’un politik taşlamaları kadar sevgi şiirleri de hemen her kesimde yankı bulmakta ve birçok sanatçı tarafından bestelenmekte ve okunmaktadır.

Abdurrahim Karakoç’un sonraki yıllarda »Vur Emri« (1975), »Kan Yazısı« (1981), »Beşinci Mevsim« (1987), »Gökçekimi« (1991), »Çobandan Mektuplar« (1996), »Düşünce Yazıları« (1997), »Dosta Doğru« (1997), »Suları Islatamadım« (2000), »Yasaklı Rüyalar« (2005), »Parmak İzi« (2018), »Gerdanlık 1« (2018), »Gerdanlık 2« (2018), »Gerdanlık 3« (2018), »Akıl Karaya Vurdu« (2018) adlı kitapları yayımlandı.

Abdurrahim Karakoç Ankara’da öldü ve orada toprağa verildi.

Kitaplar

Abdurrahim Karakoç
Vur Emri
Şiir



Altınordu Yayınevi
1. Baskı, 2021
13,5x21 cm, 122 Sayfa
Ayrıntılar
Abdurrahim Karakoç
Vur Emri
Şiir



Altınordu Yayınevi
1. Baskı, 2021
13,5x21 cm, 122 Sayfa
Ayrıntılar
Abdurrahim Karakoç
Vur Emri
Şiir



Altınordu Yayınevi
1. Baskı, 2021
13,5x21 cm, 220 Sayfa
Ayrıntılar
Abdurrahim Karakoç
Vur Emri
Şiir



Altınordu Yayınevi
1. Baskı, 2021
13,5x21 cm, 220 Sayfa
Ayrıntılar
Abdurrahim Karakoç
Vur Emri
Şiir



Altınordu Yayınevi
1. Baskı, 2021
13,5x21 cm, 220 Sayfa
Ayrıntılar
Abdurrahim Karakoç
Vur Emri
Şiir



Altınordu Yayınevi
1. Baskı, 2021
13,5x21 cm, 220 Sayfa
Ayrıntılar
Abdurrahim Karakoç
Vur Emri
Şiir



Altınordu Yayınevi
1. Baskı, 2021
13,5x21 cm, 220 Sayfa
Ayrıntılar
Abdurrahim Karakoç
Vur Emri
Şiir



Altınordu Yayınevi
1. Baskı, 2021
13,5x21 cm, 220 Sayfa
Ayrıntılar
Abdurrahim Karakoç
Vur Emri
Şiir



Altınordu Yayınevi
1. Baskı, 2021
13,5x21 cm, 220 Sayfa
Ayrıntılar
Abdurrahim Karakoç
Vur Emri
Şiir



Altınordu Yayınevi
1. Baskı, 2021
13,5x21 cm, 220 Sayfa
Ayrıntılar
Abdurrahim Karakoç
Vur Emri
Şiir



Altınordu Yayınevi
1. Baskı, 2021
13,5x21 cm, 220 Sayfa
Ayrıntılar
Abdurrahim Karakoç
Vur Emri
Şiir



Altınordu Yayınevi
1. Baskı, 2021
13,5x21 cm, 220 Sayfa
Ayrıntılar
Abdurrahim Karakoç
Vur Emri
Şiir



Altınordu Yayınevi
1. Baskı, 2021
13,5x21 cm, 220 Sayfa
Ayrıntılar
Abdurrahim Karakoç
Vur Emri
Şiir



Altınordu Yayınevi
1. Baskı, 2021
13,5x21 cm, 220 Sayfa
Ayrıntılar

Şiirler

Ela Gözlü Yar


Her ne kusur varsa geçen zamanda
Suçsuzdur aynalar ela gözlü yar
Mecnunlar mevlayı bulursa canda
El olur Leylalar ela gözlü yar

Güzel açar güzelliğin sergisin
Gün ağartır kara saçın örgüsün
Muhabbet faslında ölüm türküsün
Kim söyler kim çalar ela gözlü yar

Estikçe iş çıkar işin içinde
Gençliğin hasret yer sevda göçünde
Bilmez misin dört mevsimin üçünde
Kar olur yaylalar ela gözlü yar

Alı al yeşili yeşilde ara
Ahirete gider kalpteki yara
Ne yapsan bir daha çıkmaz dallara
Dökülen ayvalar ela gözlü yar

Vakit dolar nakit biter kasanda
Sevda bir kitaptır gönül masanda
Okusan da olur okumasan da
Kapanır sayfalar ela gözlü yar

* * *

Beni de Çağır


Çileyi koklayıp gül niyetine
Zindana girersen beni de çağır
Sabrı kanaati bal niyetine
Ekmeğe dürersen beni de çağır

Bazen iki dünya sığar içime
Bazen iki güneş doğar içime
Bazen gam yağmuru yağar içime
Sen beni ararsan beni de çağır

Dostların var ise divanelerden
Gözyaşın aktıysa minarelerden
Binlerce senelik viranelerden
Birşeyler sorarsan beni de çağır

Ezelin ezelden öncesi vardı
Yine sonsuzluktur sonsuzun ardı
Zaman yumağına bizi kim sardı
Aklını yorarsan beni de çağır

Dışarda göz yanar içerde yürek
Taahhüt ehline tahammül gerek
Mazlum yarasına merhem diyerek
Gözyaşı sürersen beni de çağır

* * *

Dosta Doğru


İçimde uzayan her yol
Çıkar gider dosta doğru
Menekşe nergis Itır gül
Kokar gider dosta doğru

Zamanım yoğrulur gamla
Birleşir sabah akşamla
Ilık kanım damla damla
Akar gider dosta doğru

Gel bende gör sen gel beni
Durduramaz engel beni
Görmediğim bir el beni
Çeker gider dosta doğru

Beynim fırın bağrım tandır
Yanarım hayli zamandır
Sevgim bir yavru ceylandır
Seker gider dosta doğru

Ne saklarım ne gizlerim
Yalnızca onu özlerim
Tabutta bile gözlerim
Bakar gider dosta doğru

* * *

Doktur Bey


Avrat yeğin sayrı benim karnım aç
Keyf için gelmedik bura doktur bey
Fukara harcından yaz da bir ilaç
Olsun derdimize çare doktur bey

Tama vatandaşık kardaşık tama
Bunca pahıl m’olur adam adama
Geldik ta sabahtan kaldık akşama
Yarına mümkün mü sıra doktur bey

Yedi baş horanta yıkık hanede
Tüm kazancım bini bulmaz senede
Yüz pangunot helal olsun gene de
Ben nereyim beş yüz nere doktur bey

Tek kaşıkla çorba içer dördümüz
Kul başından ırak ola derdimiz
Senden benden asker ister ordumuz
Candan da mı yeğdir para doktor bey

Dert bela tebelleş oydu başıma
Her gece tahsildar girer düşüme
Beni mahcup etme can yoldaşıma
Erkeklik öldü mü bre doktor bey

Büyük oğlan asker öteki çırak
Han için param yok oteli bırak
Mevsim kış yollar sarp köy hayli ırak
Bir değil beş değil yara doktor bey

Memur gelir karşılarsın köşeden
Zengin gelir kırılırsın neşeden
Öte kaçma bizim garip Eşe’den
Bakıp boynundaki kire doktor bey

Hemi Müslümanım insanım hemi
Halimi arzettim darılma emi
İçinde mangır yok gördün kesemi
Bir de ceplerimi ara doktor bey

Daha sayayım mı noksan mı daha
Yalvara yalvara tükendim aha
Bu yüzle mi çıkacaksın Allaha
Vallahi yanarsın nara doktor bey

* * *

Kim Ola


Çıkar çıkar uzaklara bakarsın
Yollarını beklediğin kim ola
Deli misin hasretlik mi çekersin
Mektubunu sakladığın kim ola

Ahlar tüter her sözünün içinde
Yaş dışında gam gözünün içinde
Yıllar yılı can özünün içinde
Sevdasını sakladığın kim ola

Arada bir hayallere dalarsın
Hal mülküne hatıralar salarsın
Neden sık sık uykuları bölersin
Rüyalarda yokladığın kim ola

Dost diyorsun kimin dostu kapalı
Can canan diyorsun üstü kapalı
Türküler söylersin kastı kapalı
Mısralara yüklediğin kim ola
Sen Gelirsin Aklıma


Ormanlarda yuvasını yitiren
Bir kuş görsem sen gelirsin aklıma
Beni alıp uzaklara götüren
Bir düş görsem sen gelirsin aklıma

Gönlüm viranedir yakılmış yanmış
Hayal mermerinde hatıram donmuş
Asırlar öncesi duvara konmuş
Bir taş görsem sen gelirsin aklıma

Toprak ağacın her hali güzel
Gölgesi meyvesi hem dalı güzel
Nerede ne zaman faydalı güzel
Bir iş görsem sen gelirsin aklıma

Açılmış bir çiçektir her gülen dudak
Kılıfta tomurcuk zor gülen dudak
Bir dostluk bakışı bir gülen dudak
Bir diş görsem sen gelirsin aklıma

Yüreğinde deli taylar eşinen
Gam ilinden dert iline taşınan
Altmış yıl yaş ayıp bin yıl düşünen
Bir baş görsem sen gelirsin aklıma

* * *

Savcı Bey


Görmediğim bir bambaşka durum var
Sizin şehrin kızlarında savcı bey
Yaklaşanı ta yürekten vururlar
Kan kokuyor gözlerinde savcı bey

Gayeleri gönül kırmak dal gibi
Bakışları çifte faul bal gibi
Ülkeler fethetmiş bir kral gibi
Gurur dolu pozlarında savcı bey

Kaş yaparken göz çıkarır elleri
Çok silahtan tesirlidir dilleri
Hayret ettim bir tuhaf ki halleri
Poyraz eser yüzlerinde savcı bey

Derviş olup çıktım tığsız tebersiz
İlk görüşte avladılar habersiz
Pişirdiler beni tuzsuz bibersiz
Kebap oldum közlerinde savcı bey

Bölüştüler gönlüm ile aklımı
Davacıyım ara benim hakkımı
Bir yol göster haklı mıyım haksız mı
Yorulmayın izlerinde savcı bey

* * *

Kimin Dünyası


Yol üstünde biten çalı
Bu dünya kimin dünyası
Ak çiçekli ayva dalı
Bu dünya kimin dünyası

Gediklerde esen poyraz
Yaprakları dalda koymaz
Gözler doysa gönül doymaz
Bu dünya kimin dünyası

Her gün eski her gün yeni
Tükenmez gidip geleni
Canevimden vurdu beni
Bu dünya kimin dünyası

Kar yağar kaybolur izler
Her nakış bin bir sır gizler
Ufuklara dalan gözler
Bu dünya kimin dünyası

Toprak basar kucağına
Güneş çeker sıcağına
Atar derdin ocağına
Bu dünya kimin dünyası

* * *

Hakim Bey


Gene tehir etme üç ay öteye
Bu dava dedemden kaldı hakim bey
Otuz yıl da babam düştü ardına
Siz sağolun o da öldü hakim bey

Kırk yıl önce yani babam ölünce
Kadılıklar hakimliğe dönünce
Mirasçılar tarla takım bölünce
İrezillik beni buldu hakim bey

Yaşım yetmiş iki usandım gel git
Bini geçti burda yediğim zılgıt
Eğer diyeceksen bana ne öl git
Oğlumun bir oğlu oldu hakim bey

Sekiz evlek tarla bir geverlik su
Yüz yılda hüküme bağlanmaz mı bu
Kazanmasam da hu kazansam da hu
Canım ta bunuma geldi hakim bey

Keşife meşife damgaya harca
Kanımız kurudu harca da harca
Sayenizde avukatlar yıllarca
Fakiri yoldu da yoldu hakim bey

Mübaşir itekler katip zavırlar
Değişti bizde de güya devirler
Yüz yıl önce adam yiyen gavurlar
Tapucuyu aya saldı hakim bey

Kabahat sizde mi kanunlarda mı
Şaşırdım billahi yolu yordamı
Kızma sözlerime alam kadanı
Sıkıntıdan içim doldu hakim bey

Mülkün temeliydi adalet hani
Bizim hak temelde saklı mı yani
Çıkartıp da versen kim olur mani
Yoksa hırsızlar mı çaldı hakim bey

Hem davacı pişman hem de davalı
Bu yolda tükettik çulu çuvalı
Sabret makamından çalma kavalı
Sürüler ekine daldı hakim bey

* * *

Ben Seni


İster ağla ister uyu bebeğim
Yüreğime kundakladım ben seni
Yakacaksan yak da kurtul ne deyim
Ateş diye kucakladım ben seni

Bilemezsin can yakmaz ki bilesin
Ağrı sızı bırakmaz ki bilesin
Yara açmaz kan akmaz ki bilesin
Gözlerimle bıçakladım ben seni

Mektup yazdım baharına yazına
Gölgeden çık güneş dolsun hazına
Kilit vurdum gecelerin ağzına
Rüyalara yasakladım ben seni

Gönlümü vermişim güle ne hacet
Daha başka bir gönüle ne hacet
Altına elmasa tüle ne hacet
Şefkatimle duvakladım beni seni
Musa Eroğlu-Mihribanım (Söz: Abdurrahim Karakoç/Müzik: Zekeriya Bozdağ)