Aşık Nurşani
1959 yılında İslahiye’nin Keferdiz (şimdiki adı Sakçagözü) köyünde doğdu. Asıl adı Ali Ayhan’dır. İlkokulu köyünde okudu.
Köyüne gelip giden aşıklardan etkilenerek 10 yaşlarında bağlama çalmaya başladı. Bağlama öğrenmesinde babasının da yardımı oldu. Ayrıca Aşık Mücrimi’den (1882-1970) etkilendi.
1972-73 yıllarından itibaren şiir yazmaya da başlayan Aşık Nurşani, daha sonra Aşık Mahzuni (1938-2002) ve başka birçok aşıkla birlikte çeşitli turnelere katıldı. İlk plağını aynı yıllarda doldurdu.
İlk dönemlerde daha çok usta malı deyişleri ve yöredeki havaları seslendiren Nurşani, zamanla kendi şiirlerine ağırlık vermeye başladı.
Aslında mahlas olarak kendisine verilen Hürşani, yanlışlıkla ilk plağına Nurşani olarak yazıldı ve öyle de kaldı.
1979 yılında yine Aşık Mahzuni’yle birlikte konser vermek üzere gittiği Almanya’ya yerleşti.
Şiirlerinde toplumsal sorunlardan sevgiye hemen her türlü konuyu işleyen Aşık Nurşani, ayrıca ‘Barak Ağzı’ türkülerin yorumunda da usta sanatçılardan biri olarak bilinir.
Yüzlerce şiiri bulunan ve bunların önemli bir bölümünü besteleyen Aşık Nurşani’nin türküleri, oğlu Engin Nurşani (1984-2020) başta olmak üzere çeşitli sanatçılar tarafından da yorumlandı.
Bugüne dek çeşitli biçimlerde 35 kadar albümü çıkan Aşık Nurşani’nin şiirlerinin bir bölümünü topladığı yayına hazır bir kitap çalışması bulunmaktadır.
Albümler
Aşık Nurşani
Karadağ'ın Boz Yılanı
Bey, 1976
Aşık Nurşani
Dosta Hasret & Yol Uzun
Bey, 1977
Aşık Nurşani
Meyrik
Bey, 1978
Aşık Nurşani
Türküler
TürküOla 1978
Aşık Nurşani
Haltın Divanı
TürküOla 1979
Aşık Nurşani
Bela mıydın Başıma
Sönmez, 1990
Aşık Nurşani
Kavgamız
1979
Aşık Nurşani
Asker Memet
1982
1982
Aşık Nurşani
Ekonomi & Ağlatırlar Seni
NetSes, 1999
NetSes, 1999
Aşık Nurşani
Birazcık Adalet
Diyar, 1999
Diyar, 1999
Aşık Nurşani
Öğrettiler
NetSes, 1999
NetSes, 1999
Aşık Nurşani
Gönül Sarayında & Gömün Garibi
DE-KA, 2000
DE-KA, 2000
Aşık Nurşani
Günlerim Doldu Doluyor & Hasretim
2002
2002
Aşık Nurşani
Git Yolcu Yoluna
DE-KA, 2003
DE-KA, 2003
Aşık Nurşani
Almanya
2004
2004
Aşık Nurşani
Sebep Sen Oldun
NetSes, 2005
NetSes, 2005
Aşık Nurşani
Sensizliğin Yeri Bomboş
2005
2005
Aşık Nurşani
Dağlar Nurşani'yi Unututunuz mu
2005
2005
Aşık Nurşani
Saklayın Resmimi
2008
2008
Şiirler
Bu Hale Gelmeme
Bu hale gelmeme sen sebep oldun
Tufan mısın yağmur musun sel misin
Kötü günlerimi bir fırsat bildin
Düşman mısın dost mu bilmem el misin
İnandım sözüne candan dinledim
Düşeli sevdana nice inledim
Ne olduğun meçhul sanma anladım
Sazımda inleyen sırma tel misin
Bir defa kötüye çıkınca adım
Kalmadı burada düzenim tadım
Sana erişmekti en son muradım
Yoksa Nurşani’ye sen ecel misin
* * *
Beter İmiş
Beter imiş aşkın narı
Yandım yanacağım kadar
Her güzelin cilvesine
Kandım kanacağım kadar
Hemi yaktı hem üşüttü
Onca yükünü taşıttı
Temmuzda beter kış etti
Dondum donacağım kadar
Nurşani’yim taşladılar
Kemirmeye başladılar
Etrafımı haşladılar
Yandım yanacağım kadar
* * *
Bir Gün
Havalardan uçan dilber
Onca havan biter bir gün
Şu gördüğün kara toprak
Elbet üstün örter bir gün
Dost dostunu koymaz darda
Dosta dostum yok de varda
Atsam bir yol kenarında
Kim elinden tutar bir gün
Nurşani’yem soldum erken
Geçti artık yok gereken
Bunca yılan yaşar iken
Yeter dersin yeter bir gün
* * *
Kurban
Yüce dağ başında kardım eridim
Akar ılgıt ılgıt seline kurban
Toprağına nergisine kokuna
Bahçende açılmış gülüne kurban
Emanet etmiştim emli kuzunu
Göremedim kısmet olup yüzünü
Keferdiz dağını Yörep düzünü
Çamurlu çaylaklı yoluna kurban
Nurşani’ye burda yaşam güç bana
Doydu karnım amma gönlüm aç bana
El diyarı altın olsa tunç bana
Ben kendi yurdumun çölüne kurban
Bu hale gelmeme sen sebep oldun
Tufan mısın yağmur musun sel misin
Kötü günlerimi bir fırsat bildin
Düşman mısın dost mu bilmem el misin
İnandım sözüne candan dinledim
Düşeli sevdana nice inledim
Ne olduğun meçhul sanma anladım
Sazımda inleyen sırma tel misin
Bir defa kötüye çıkınca adım
Kalmadı burada düzenim tadım
Sana erişmekti en son muradım
Yoksa Nurşani’ye sen ecel misin
* * *
Beter İmiş
Beter imiş aşkın narı
Yandım yanacağım kadar
Her güzelin cilvesine
Kandım kanacağım kadar
Hemi yaktı hem üşüttü
Onca yükünü taşıttı
Temmuzda beter kış etti
Dondum donacağım kadar
Nurşani’yim taşladılar
Kemirmeye başladılar
Etrafımı haşladılar
Yandım yanacağım kadar
* * *
Bir Gün
Havalardan uçan dilber
Onca havan biter bir gün
Şu gördüğün kara toprak
Elbet üstün örter bir gün
Dost dostunu koymaz darda
Dosta dostum yok de varda
Atsam bir yol kenarında
Kim elinden tutar bir gün
Nurşani’yem soldum erken
Geçti artık yok gereken
Bunca yılan yaşar iken
Yeter dersin yeter bir gün
* * *
Kurban
Yüce dağ başında kardım eridim
Akar ılgıt ılgıt seline kurban
Toprağına nergisine kokuna
Bahçende açılmış gülüne kurban
Emanet etmiştim emli kuzunu
Göremedim kısmet olup yüzünü
Keferdiz dağını Yörep düzünü
Çamurlu çaylaklı yoluna kurban
Nurşani’ye burda yaşam güç bana
Doydu karnım amma gönlüm aç bana
El diyarı altın olsa tunç bana
Ben kendi yurdumun çölüne kurban
Beni
Şu dünyada yalnız kaldım
Mezara koymayın beni
Hep soydular senelerce
Yıkarken soymayın beni
Ne çok bildim ne unuttum
Ne kaybettim ne de üttüm
Her bir sırrı gizli tuttum
Kötüye yormayın beni
Böyle geldim gidiyorum
Hakka borcum ödüyorum
Küfür isyan ediyorum
Uzaktan duymayın beni
Nurşani’yem coşarım ben
Kaç dünya var şaşarım ben
Ölü bin yıl yaşarım ben
Ölenden saymayın beni
* * *
N’Olur
Özlemişim yavruları
Gelse oğlum kızım n’olur
Vardır verin kağıt kalem
Yare mektup yazın n’olur
Yem ettiler kuşa kurda
Şimdi esir kaldım burda
Düşmüşüm bilinmez bir derde
Mezarımı kazın n’olur
Nurşani’yim bıktım candan
Tat almadım şu cihandan
Nesimi’ye döndüm andan
Derisini yüzün n’olur
* * *
Senin
Gönül yalın yaya nere gidersin
Onca engellerin düzlü mü senin
Ele güne karşı güzel sevilmez
Onca sevdiklerin gizli mi senin
Uzak dur kötünün peşinde koşma
Önceden hesap gör sonradan şaşma
Sana canım demeyene yanaşma
Candaşların iki yüzlü mü senin
Ne utandın ne sıkılıp uslandın
Nerde güzel varsa varıp yaslandın
Seni beni bilmeyene seslendin
Aşkına yandığın sözlü mü senin
Sen kendi halinle yoruldun gittin
Dost değil düşmanla bir oldun gittin
Bindin aşk atına sır oldun gittin
Yolların dumanlı tozlu mu senin
Nurşani’nin nurundaki nardayım
Sen nerdeysen canım ben de ordayım
Sen olmasan cehennemde dardayım
İmdadın Hızır’dan hızlı mı senin
Şu dünyada yalnız kaldım
Mezara koymayın beni
Hep soydular senelerce
Yıkarken soymayın beni
Ne çok bildim ne unuttum
Ne kaybettim ne de üttüm
Her bir sırrı gizli tuttum
Kötüye yormayın beni
Böyle geldim gidiyorum
Hakka borcum ödüyorum
Küfür isyan ediyorum
Uzaktan duymayın beni
Nurşani’yem coşarım ben
Kaç dünya var şaşarım ben
Ölü bin yıl yaşarım ben
Ölenden saymayın beni
* * *
N’Olur
Özlemişim yavruları
Gelse oğlum kızım n’olur
Vardır verin kağıt kalem
Yare mektup yazın n’olur
Yem ettiler kuşa kurda
Şimdi esir kaldım burda
Düşmüşüm bilinmez bir derde
Mezarımı kazın n’olur
Nurşani’yim bıktım candan
Tat almadım şu cihandan
Nesimi’ye döndüm andan
Derisini yüzün n’olur
* * *
Senin
Gönül yalın yaya nere gidersin
Onca engellerin düzlü mü senin
Ele güne karşı güzel sevilmez
Onca sevdiklerin gizli mi senin
Uzak dur kötünün peşinde koşma
Önceden hesap gör sonradan şaşma
Sana canım demeyene yanaşma
Candaşların iki yüzlü mü senin
Ne utandın ne sıkılıp uslandın
Nerde güzel varsa varıp yaslandın
Seni beni bilmeyene seslendin
Aşkına yandığın sözlü mü senin
Sen kendi halinle yoruldun gittin
Dost değil düşmanla bir oldun gittin
Bindin aşk atına sır oldun gittin
Yolların dumanlı tozlu mu senin
Nurşani’nin nurundaki nardayım
Sen nerdeysen canım ben de ordayım
Sen olmasan cehennemde dardayım
İmdadın Hızır’dan hızlı mı senin