Aşık Reyhani
1932-2006. Hasankale’nin Alvar köyünde doğdu. Asıl adı Yaşar Yılmaz’dır. Okula gitme olanağı bulamadı. Ancak okuma yazmayı okula gitmeden öğrendi.
İran’dan göçen babası önce Kars’a daha sonra Erzurum’a yerleşti. Reyhani, küçük yaşlarda köyüne gelen aşıklardan etkilendi. Hem aşıkları dinleyerek, hem de eline geçen kitapları okuyarak birçok türkülü hikaye öğrendi. Yaklaşık 18 yaşından sonra da kendisi yazmaya ve söylemeye başladı. Bu dönemlerde rüyasında gördüğü bir kıza aşık oldu. Kısa bir süre sonra da kızı kaçırdı. Birkaç ay geçmeden evliliği geçimsizliğe ve huzursuzluğa dönüştü. Bunun üzerine karısının ailesi kızlarını alarak başka biriyle evlendirdiler. Aşık Reyhani, bu dönemden sonra Dertli mahlasıyla şiirler yazmaya, türkü söylemeye başladı. Ancak çok geçmeden, Bayburtlu Hicrani (1908-1970) tarafından Reyhani mahlası verildi.
Aşık Reyhani eskiler dışında, yetiştiği Huzuri (1886-1951), Nihani (1885-1967), Cevlani (1900-1975), Efkari (1900-1980) ve Gülistan (1900-1972) gibi aşıklardan gelenek ve usul öğrendi.
İran’dan Avrupa’ya birçok ülkede türkü söyleyen Aşık Reyhani, katıldığı yarışmalarda da birçoğu birincilik olmak üzere çeşitli ödüller aldı. 1980’li yılların başında Erzurum’da bulunan Doğu Ozanları Derneğinin başkanlığına getirildi.
Aşık Reyhani birçok ülkeye konser ve konferanslara katılmak üzere çağrıldı. Ayrıca ABD’nin Michigan Üniversitesinde katıldığı bir konferanstan sonra kendisine fahri öğretmenlik unvanı verildi.
Şiirleri birçok gazete, dergi ve araştırmalarda yaralan, çeşitli radyo ve televizyon programlarına katılan Aşık Reyhani’nin, şiirlerinin bir bölümünü topladığı »Alvarlı Reyhani« (1962), »Böyle Bağlar« (1966), »Kervan« (1988), bazı düşünce ve şiirlerinden oluşan »Şu Tepenin Arkasında« adlı kitapları, Dilaver Düzgün tarafından hazırlanan »Aşık Yaşar Reyhani« (1997), Yusuf Polatoğlu tarafından hazırlanan »Mızrabın Istırabı, Aşık Reyhani-Hayatı ve Şiirleri« (2003) ve Yasemin Sarıkaya Karaca tarafından hazırlanan »Aşık Yaşar Reyhani-Hayatı/Şiirleri« (2021) adlı kitaplar bulunmaktadır.
Aşık Reyhani Bursa’da öldü ve orada toprağa verildi.
Kitaplar
Aşık Yaşar Reyhani
Böyle Bağlar
Şiir
X Yayınları
1. Baskı, 1962
12,5x19,5 cm, 32 Sayfa
AyrıntılarBöyle Bağlar
Şiir
X Yayınları
1. Baskı, 1962
12,5x19,5 cm, 32 Sayfa
Aşık Yaşar Reyhani
Kervan
Şiir
KTB Yayınları, 1988
ISBN 975-1702-15-1
13,5x19,5 cm, 64 Sayfa
AyrıntılarKervan
Şiir
KTB Yayınları, 1988
ISBN 975-1702-15-1
13,5x19,5 cm, 64 Sayfa
Dilaver Düzgün
Aşık Yaşar Reyhani
Hayatı, Sanatı ve Şiirlerinden Seçmeler
AÜ Yayınları, 1997
13,5x19,5 cm, 316 Sayfa
AyrıntılarAşık Yaşar Reyhani
Hayatı, Sanatı ve Şiirlerinden Seçmeler
AÜ Yayınları, 1997
13,5x19,5 cm, 316 Sayfa
Ozan Yusuf Polatoğlu
Mızabın Istırabı
Aşık Reyhani
Hayatı ve Şiirleri
Akbaş Kültür Yayınları, 2003
ISBN 975-62240-0-3
12,5x19,5 cm, 352 Sayfa
AyrıntılarMızabın Istırabı
Aşık Reyhani
Hayatı ve Şiirleri
Akbaş Kültür Yayınları, 2003
ISBN 975-62240-0-3
12,5x19,5 cm, 352 Sayfa
İlhan Yardımcı
Aşık Yaşar Reyhani
Elli Yıllık Miras/Bir Kırık Saz
Dizgi Ofset, 2006
13,5x19,5 cm, 392 Sayfa
AyrıntılarAşık Yaşar Reyhani
Elli Yıllık Miras/Bir Kırık Saz
Dizgi Ofset, 2006
13,5x19,5 cm, 392 Sayfa
Muhsin Koç
Ölümünden Sonra
Aşık Yaşar Reyhani
Mega Ofset, 2007
13,5x19,5 cm, 188 sayfa
AyrıntılarÖlümünden Sonra
Aşık Yaşar Reyhani
Mega Ofset, 2007
13,5x19,5 cm, 188 sayfa
Albümler
Aşık Reyhani
Telli İle Necip
Zümrüt 1971
Aşık Reyhani
Türküler
TürküOla, 1972
Aşık Reyhani
Türküler
TürküOla, 1973
Aşık Reyhani
Türküler
Edifon, 1974
Aşık Reyhani
Türküler 5
TürküOla, 1974
Aşık Reyhani
Türküler
Zümrüt 1975
Aşık Reyhani
Türküler 4
TürküOla, 1975
Aşık Reyhani
Ey Rüzigar
Harika, 1976
Aşık Reyhani
Gezende Adam
Uzelli 1976
Aşık Reyhani
Böyle Bağlar
Minareci, 1976
Aşık Reyhani
Türküler
TürküOla, 1977
Aşık Reyhani
Milli Beraberlik Milli Bütünlük
TürküOla, 1978
Aşık Reyhani
Deprem
Harika, 1983
Aşık Reyhani
Geri Döndür
Harika, 1984
Aşık Reyhani
Hüseyin ile Senem
Harike, 1985
Aşık Reyhani
Size Diyorum
Harika, 1986
Aşık Reyhani
Umut Dağı
Harika, 1987
Aşık Reyhani
Kahpe Zaman
TürküOla, 1989
Aşık Reyhani
Aşık Güruni Hikayesi
Harika, 1990
Aşık Reyhani
Almanya'nın Dramı
Harika, 1991
Aşık Reyhani
Emrah ile Selvi
Harika, 1992
Aşık Reyhani
Dadaş Ne Demektir
Harika, 1993
Aşık Reyhani
Özal'a Ağıt
Harika, 1993
Aşık Reyhani
Deli Beyler
Harika, 1994
Aşık Reyhani
Duydun mu
Harika, 1995
Aşık Reyhani
Usandım
Harika, 1996
Aşık Reyhani
Kara Yer
Gül, 1998
Aşık Reyhani
Oğulları
Harika, 1977
Aşık Reyhani & Mevlüt İhsani
Reyhani Mapushanede
Harika, 1978
Aşık Reyhani & İlhami Demir
Atışma
Harika, 1978
Aşık Reyhani & Murat Çobanoğlu
Atışma 1
Harika, 1979
Aşık Reyhani & Murat Çobanoğlu
Atışma 2
Harika, 1979
Aşık Reyhani & Nusret Toruni
Atışma
Harika, 1980
Aşık Reyhani & Nuri Çırağı
Atışma
CAM, 2002
Şiirler
Olsaydı
Alemde bahtiyar insan olurdum
Keşfedip kusurum gören olsaydı
Umut var ki aradığım bulurdum
Bir kez doğru yol gösteren olsaydı
Belki bir er idim erlik çağımda
En yakın sevdiğim en uzağımda
Herbir çiçek bulunurdu bağımda
Zamanı geçmeden deren olsaydı
Katılsaydım bir alimin yanına
Götürseydi beni şah divanına
Diz çökseydim bir kamilin önüne
Hayvan mı insan mı soran olsaydı
Reyhani der dosttan bekle yardımı
Bilmem tabip saracak mı sardı mı
Ben söylesem o dinlese derdimi
Doğru söz söyleyen yaran olsaydı
* * *
Beni (Ey Rüzigar)
Ey rüzigar gider isen canana söyle beni
Lütfünde keremi varsa yakmasın böyle beni
Ben bu aşka düş olalı bana Mecnun dediler
Ben nasıl Mecnun’um bilmem aramaz Leyla beni
Ben bu aşka düş olalı gönlüm telaşta benim
Sinemi sitem bürüdü gözlerim yaşta benim
Ne dizimde kuvvet kaldı ne aklım başta benim
İpsiz bağladı bu felek bir kaşı yayla beni
Reyhani der çok kişiler arzeder han olmayı
Hiç düşünmez mi gafiller bir kabristan olmayı
İstemem senden muhtelif tahta sultan olmayı
Ko bana köle desinler yanında eyle beni
* * *
Bana Derler
Bana derler aşık derdini söyle
Bu bir sırdır emanettir veremem
Belki dağlar kadar büyümem amma
Cevizin de kabuğuna giremem
Hasta odur sabır ile inleye
Evlat odur nasihati dinleye
Bundan sonra zevkle bakmam aynaya
Çünkü onda iç yüzümü göremem
Kulaksız işitmek dilsiz ifade
Canım cananındır edem iade
Vücut bir camidir vicdan seccade
Onun bunun çıkarına seremem
Reyhani’yim zamanım yok gülmeye
Doğar iken boyun eğdim ölmeye
Azrail gelmesin canım almaya
Bir canım var cananındır eremem
* * *
Üzgünüm
Bu dünyada hiç bir arzum kalmadı
Boşa gelip gittiğime üzgünüm
Attığım taş menzilini almadı
Boş boşuna attığıma üzgünüm
Adımız var şanımız dünyada
Yelkenimiz anımız var deryada
On sekiz yıl oyalandık Konya da
Bala biber kattığıma üzgünüm
Dıştan baktım iç yüzünü bilmeden
Azraile teslim oldum ölmeden
Dağda taşta gezdim Mecnun olmadan
Kurtla kuşla yattığıma üzgünüm
Reyhani boşuna oldum ihtiyar
İkilik insanı etmez bahtiyar
Ozanların cümlesine saygım var
Mahzuni’ye çattığıma üzgünüm
* * *
Başlar
Bekle ağaç meyve versin
Taş ondan öteye başlar
Mevsim sonbahara ersin
Kış ondan öteye başlar
Üç kapıyı açacaksın
Dört pınardan içeceksin
Altı şartı seçeceksin
Beş ondan öteye başlar
Gel gülü yandırma bülbül
Önce ağla sonradan gül
Ölüm en son nokta değil
İş ondan öteye başlar
Reyhani can yakacağın
Tükenmedi çekeceğin
Asıl gözden dökeceğin
Yaş ondan öteye başlar
Alemde bahtiyar insan olurdum
Keşfedip kusurum gören olsaydı
Umut var ki aradığım bulurdum
Bir kez doğru yol gösteren olsaydı
Belki bir er idim erlik çağımda
En yakın sevdiğim en uzağımda
Herbir çiçek bulunurdu bağımda
Zamanı geçmeden deren olsaydı
Katılsaydım bir alimin yanına
Götürseydi beni şah divanına
Diz çökseydim bir kamilin önüne
Hayvan mı insan mı soran olsaydı
Reyhani der dosttan bekle yardımı
Bilmem tabip saracak mı sardı mı
Ben söylesem o dinlese derdimi
Doğru söz söyleyen yaran olsaydı
* * *
Beni (Ey Rüzigar)
Ey rüzigar gider isen canana söyle beni
Lütfünde keremi varsa yakmasın böyle beni
Ben bu aşka düş olalı bana Mecnun dediler
Ben nasıl Mecnun’um bilmem aramaz Leyla beni
Ben bu aşka düş olalı gönlüm telaşta benim
Sinemi sitem bürüdü gözlerim yaşta benim
Ne dizimde kuvvet kaldı ne aklım başta benim
İpsiz bağladı bu felek bir kaşı yayla beni
Reyhani der çok kişiler arzeder han olmayı
Hiç düşünmez mi gafiller bir kabristan olmayı
İstemem senden muhtelif tahta sultan olmayı
Ko bana köle desinler yanında eyle beni
* * *
Bana Derler
Bana derler aşık derdini söyle
Bu bir sırdır emanettir veremem
Belki dağlar kadar büyümem amma
Cevizin de kabuğuna giremem
Hasta odur sabır ile inleye
Evlat odur nasihati dinleye
Bundan sonra zevkle bakmam aynaya
Çünkü onda iç yüzümü göremem
Kulaksız işitmek dilsiz ifade
Canım cananındır edem iade
Vücut bir camidir vicdan seccade
Onun bunun çıkarına seremem
Reyhani’yim zamanım yok gülmeye
Doğar iken boyun eğdim ölmeye
Azrail gelmesin canım almaya
Bir canım var cananındır eremem
* * *
Üzgünüm
Bu dünyada hiç bir arzum kalmadı
Boşa gelip gittiğime üzgünüm
Attığım taş menzilini almadı
Boş boşuna attığıma üzgünüm
Adımız var şanımız dünyada
Yelkenimiz anımız var deryada
On sekiz yıl oyalandık Konya da
Bala biber kattığıma üzgünüm
Dıştan baktım iç yüzünü bilmeden
Azraile teslim oldum ölmeden
Dağda taşta gezdim Mecnun olmadan
Kurtla kuşla yattığıma üzgünüm
Reyhani boşuna oldum ihtiyar
İkilik insanı etmez bahtiyar
Ozanların cümlesine saygım var
Mahzuni’ye çattığıma üzgünüm
* * *
Başlar
Bekle ağaç meyve versin
Taş ondan öteye başlar
Mevsim sonbahara ersin
Kış ondan öteye başlar
Üç kapıyı açacaksın
Dört pınardan içeceksin
Altı şartı seçeceksin
Beş ondan öteye başlar
Gel gülü yandırma bülbül
Önce ağla sonradan gül
Ölüm en son nokta değil
İş ondan öteye başlar
Reyhani can yakacağın
Tükenmedi çekeceğin
Asıl gözden dökeceğin
Yaş ondan öteye başlar
Koklaya Koklaya
Gel yarim yeter bekledim
Gülü koklaya koklaya
Gözlerime yaş ekledim
Seli koklaya koklaya
Bir derdime bin ekledim
Aşkın boynuma yükledim
Seherde haber bekledim
Yeli koklaya koklaya
Gurbet gezdim adım adım
Asla olmadı muradım
Sırma saçın hatırladım
Teli koklaya koklaya
Reyhani’yim bak zamana
Kara bağrım yana yana
Kerem oldum Aslı Hana
Külü koklaya koklaya
* * *
Çevirdi Beni
Şu kahpe zamanın yersiz akışı
Sürüsüz çobana çevirdi beni
Tersine gözlerin aksi bakışı
Dost iken düşmana çevirdi beni
Seher yeli aksi haber bildirdi
Ağladığım düşmanımı güldürdü
Poyraz yeli küme küme kaldırdı
Buğdaysız samana çevirdi beni
Gerçeği bilerek sakla dediler
Misal-i Mecnunlar örneği çöller
Köküme göz dikti kara cahiller
Budaksız ormana çevirdi beni
Gönül düşman derken bakış dost derken
Bulut nara atıp rüzgar es derken
Biri konuş derken biri sus derken
Akıllı hayvana çevirdi beni
Reyhani der kahpe zaman sert döndü
Namert dönse gam yemezdim mert döndü
Rakip ağır geldi hakem sırt döndü
Yenik pehlivana çevirdi beni
* * *
Erzurum'da
Geldi geçti bir Reyhani
Gören olmaz Erzurum'da
Kara taştaki mercanı
Kıran olmaz Erzurum'da
Can emanet veren alır
Ecel görünmezken gelir
Mezarım gurbette kalır
Soran olmaz Erzurum'da
Erbab-ı mana çarkına
Gör kemali aşk arkına
Emrahlar geçer farkına
Varan olmaz Erzurum'da
Mezar olur beden beden
Sesleri gelmiyor neden
Mana derken on ikiden
Vuran olmaz Erzurum'da
Havada yumurtlar huma
Kim der vebali boynuma
Sazcı derler tabutuma
Giren olmaz Erzurum'da
Abide yaptılar kimi
Reyhani dinle vasfımı
Benim ise mezarımı
Ören olmaz Erzurum'da
* * *
Bir Kara Gözlü Yar
Bir kara gözlü yar yıllarca evvel
Berrak bir pınarın başında idi
Peri kadar saçlı huriden güzel
Durgun yüzlü on dört yaşında idi
Tam on dört gecelik ayın yarısı
Pembe tül altından sızan sarısı
Adım adım takip eden birisi
Her dakka her saat peşinde idi
Sonra onu ben yitirdim el buldu
O zaman gönlümde yol iki oldu
Üç yıl sonra sordum dediler öldü
Hayali bir mezar taşında idi
Ben yine o yüzü görürüm bazı
Başka zaman değil çalınca sazı
Satırıma yazdığım gün o kızı
İlham hızı çatık kaşında idi
Reyhani’yim derdim izah etmeye
Yüz yıl yazsam imkanı yok bitmeye
Bülbülümü koymadılar ötmeye
Mevsim elli birin kışında idi
Gel yarim yeter bekledim
Gülü koklaya koklaya
Gözlerime yaş ekledim
Seli koklaya koklaya
Bir derdime bin ekledim
Aşkın boynuma yükledim
Seherde haber bekledim
Yeli koklaya koklaya
Gurbet gezdim adım adım
Asla olmadı muradım
Sırma saçın hatırladım
Teli koklaya koklaya
Reyhani’yim bak zamana
Kara bağrım yana yana
Kerem oldum Aslı Hana
Külü koklaya koklaya
* * *
Çevirdi Beni
Şu kahpe zamanın yersiz akışı
Sürüsüz çobana çevirdi beni
Tersine gözlerin aksi bakışı
Dost iken düşmana çevirdi beni
Seher yeli aksi haber bildirdi
Ağladığım düşmanımı güldürdü
Poyraz yeli küme küme kaldırdı
Buğdaysız samana çevirdi beni
Gerçeği bilerek sakla dediler
Misal-i Mecnunlar örneği çöller
Köküme göz dikti kara cahiller
Budaksız ormana çevirdi beni
Gönül düşman derken bakış dost derken
Bulut nara atıp rüzgar es derken
Biri konuş derken biri sus derken
Akıllı hayvana çevirdi beni
Reyhani der kahpe zaman sert döndü
Namert dönse gam yemezdim mert döndü
Rakip ağır geldi hakem sırt döndü
Yenik pehlivana çevirdi beni
* * *
Erzurum'da
Geldi geçti bir Reyhani
Gören olmaz Erzurum'da
Kara taştaki mercanı
Kıran olmaz Erzurum'da
Can emanet veren alır
Ecel görünmezken gelir
Mezarım gurbette kalır
Soran olmaz Erzurum'da
Erbab-ı mana çarkına
Gör kemali aşk arkına
Emrahlar geçer farkına
Varan olmaz Erzurum'da
Mezar olur beden beden
Sesleri gelmiyor neden
Mana derken on ikiden
Vuran olmaz Erzurum'da
Havada yumurtlar huma
Kim der vebali boynuma
Sazcı derler tabutuma
Giren olmaz Erzurum'da
Abide yaptılar kimi
Reyhani dinle vasfımı
Benim ise mezarımı
Ören olmaz Erzurum'da
* * *
Bir Kara Gözlü Yar
Bir kara gözlü yar yıllarca evvel
Berrak bir pınarın başında idi
Peri kadar saçlı huriden güzel
Durgun yüzlü on dört yaşında idi
Tam on dört gecelik ayın yarısı
Pembe tül altından sızan sarısı
Adım adım takip eden birisi
Her dakka her saat peşinde idi
Sonra onu ben yitirdim el buldu
O zaman gönlümde yol iki oldu
Üç yıl sonra sordum dediler öldü
Hayali bir mezar taşında idi
Ben yine o yüzü görürüm bazı
Başka zaman değil çalınca sazı
Satırıma yazdığım gün o kızı
İlham hızı çatık kaşında idi
Reyhani’yim derdim izah etmeye
Yüz yıl yazsam imkanı yok bitmeye
Bülbülümü koymadılar ötmeye
Mevsim elli birin kışında idi